Şemsü'l-Hakika'nın Sadeleştirilmesi ve İzharu'l-Hakk ve Telbis-ü İblis'le Mukayesesi

Yüksek Lisans Tezi
Melek Çalışır
Şemsü'l-Hakika'nın Sadeleştirilmesi ve İzharu'l-Hakk ve Telbis-ü İblis'le Mukayesesi
Dokuz Eylül Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü
Ali İhsan Yitik, Prof. Dr.
Dinler Tarihi
Karşılaştırmalı Dinler Tarihi
2005
280
Yeryüzünde var olan inanç sistemlerinin hepsi insanı ya aşkın varlığa ulaştırmayı ya da onun kendisini gerçekleştirmesini hedefler. Semitik kökenli dinlerin her biri de kendisinin Hakk'a ulaştıracak tek yol olduğunu ve diğer inanç sistemlerinin bunu gerçekleştirmekten uzak bulunduğunu iddia eder. Bu bağlamda tezimiz, İslâm ile Hıristiyanlık arasındaki üstünlük tartışmalarını ele almaktadır. Sadeleştirmesini yaptığımız Şemsü'l-Hakika adlı eseriyle Harputlu İshak Efendi, Harput bölgesinde yoğunlaşan Protestan Hıristiyanların misyonerlik faaliyetleri karşısında Müslüman halkı bilinçlendirmeyi gaye edinmiştir. Eserde öncelikle insanın kurtuluşunu sağlayacak hak dinin hangi özelliklere sahip olması gerektiği bildirilir. Sonrasında, bu özelliklerin Hıristiyanlık'ta mı yoksa İslam'da mı daha kapsamlı yer aldığı mukayese yoluyla anlatılır. Kitabında nesh, tahrif, kurtuluşun hangi yolla gerçekleşeceği, Tevrat, İncil ve Kur'ân-ı Kerim'in Allah kelamı olup-olmadığı ile Hz. Muhammed'in m üj delenisin in sıhhati gibi konuları işleyen İshak Efendi, Hıristiyanların İslam'a yönelttikleri bütün sorulara, eserinde detaylı cevaplar sunar. Ayrıca eserinin sonunda kendisi de Hıristiyanlara sorular yönelterek inançlarındaki akılla bağdaşmayan noktalara işaret eder. Çalışmamızda Şemsü'l-Hakika'nın sadeleştirilmesinden başka onun İzhar'ul-Hakk ve Telbisü İblis'le mukayesesi yapddı. Bu iki eserin, sahip oldukları farklılıklar yanmda ulaşmak istedikleri hedef açısından İshak Efendinin eseriyle özdeşlik arz ettikleri görüldü. Her biri İslâm coğrafyası içindeki Müslüman halkın inandığı dini daha bilinçli yaşamasma katkıda bulunacak çalışmalar olarak, yazıldıktan dönemde önemli bir işlevi yerine getirmişlerdir. Farklı fikir akımları ve inanç sistemleri karşısında inandığı dini savunma ihtiyacı, insanın doğası gereği, dün olduğu gibi bugün ve yarın da devam edecektir.