Hıristiyan Manastırcılığının Doğuşu

Makale
Bilal Baş, Doç. Dr.
Hıristiyan Manastırcılığının Doğuşu
Marmara Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi
Dinler Tarihi
Hıristiyanlık (İbadet)
İstanbul
2013
sy. 44
ss. 183-204
Hıristiyan asketizmi, manastırcılık, Çöl Babaları, Aziz Antonius
Pdf
Netice olarak, manastırcılık hareketi üçüncü asrın ikinci yarısından itibaren Mısır, Suriye, Filistin ve Anadolu’da yaygınlaşmaya başlamış ve dördüncü asrın başlarında oldukça belirginleşmiştir. Geleneksel teorinin söylediğinin aksine, hareket Mısır’dan başlayıp oradan diğer coğrafyalara yayılmış değildir. Bilakis her bölgede aynı dönemde birbirinden bağımsız farklı asketizm uygulamaları olmuştur. Mısır’ın önemli konuma gelmesi ise dördüncü asırda Vita gibi eserlerin ve kilisenin marifetiyle gerçekleşmiştir. Bununla birlikte manastırcılık öncesi asketizm Hıristiyan geleneğinde başlangıçtan beri var olagelmiştir. Manastırcılık bu asketiklerin sayılarının bir anda artması neticesinde ortaya çıkan bir olgudur. Bahsettiğimiz dönemde daha önce de var olan keşişlerin sayıları birdenbire artmış ve bu insanlar çöllerde, şehirlerden uzak yerlerde kendilerine ait bir toplum oluşturmaya başlamışlardır. Asketik yaşama bir anda binlerce insanın teveccüh etmesi hala pek çok bilinmezi içinde barındıran bir gelişmedir. Asketizm yukarıda ifade ettiğimiz gibi sadece ortodoks Hıristiyanlar arasında değil, fakat birçok heretik, heterodoks ve hatta Hıristiyan olmayan kişi ve gruplar arasında gelişmiştir. Bu dönem asketizmi sadece ankoretik ve kenobitik formlarla sınırlı olmayıp pek çok farklı uygulamalara tanıklık etmiştir. Dördüncü asırdan sonra ise bu Ortodoks olmayan unsurlar ile kilisenin tercih etmediği asketizm formları giderek ayıklanmış ve Orta Çağ manastırcılığı büyük ölçüde manastırlarda kenobitik formd yapılmıştır. Manastırlar başlangıçta kilisede görevi olmayan Hıristiyanlar tarafından oluşturulmuş, dördüncü asırdan itibaren ise bu kurumlar kiliseye entegre edilmişlerdir. Vita Antonii başta olmak üzere kilise adamları tarafından manastırcılığı anlatmak üzere yazılan eserler bu entegrasyon ve tek tipleştirme sürecine katkıda bulunmak üzere kurgulanmışlardır. Hareketi oluşturan motivasyonlar çok çeşitlidir ve bu konu belirsizliklerle doludur; bu nedenle manastırcılığı bir kökene indirgeme çabaları başarısızlığa mahkûm olacaktır.