Bazı Çağdaş Hıristiyan Düşünürlerine Göre Hz. Muhammed’in Peygamberliği

Makale
Mahmut Aydın, Prof. Dr.
Bazı Çağdaş Hıristiyan Düşünürlerine Göre Hz. Muhammed’in Peygamberliği
Diyanet İlmi Dergi
Diyanet ilmi dergi
Dinler Tarihi
Dinî Polemikler (Müslüman-Hıristiyan)
Ankara
2003
sy. Özel sy.
ss. 271-296
Hans Küng, Papa II. John Paul, Hz. Muhammed, Kur'an-ı Kerim, İslam, Hıristiyanlık.
Pdf
İlk olarak şunu belirtelim ki Watt ve Küng, Hz. Muhammed'in peygamberliği ve konumu sorununu samimi olarak ele alarak, ona Hıristiyan dinler teolojisi içerisinde teolojik bir cevap vermeye çalışmışlardır. Yani onlar Hz. Muhammed' e kendi dinler teolojileri içinde teolojik bir yer vermeye çalışmışlardır. Bu bağlamda her iki düşünürümüz de, Hz. Muhammed için "peygamber" tabirini kullanmak suretiyle onu Eski Ahit peygamberleri sınıfına dahil etmişlerdir. Kanaatimizce, Watt'ın ve Küng'ün Hz. Muhammed'i bu şekilde bir peygamber olarak görmesi başlangıçta sunduğumuz orta çağ Hıristiyan Muhammed imajlarıyla mukayese edildiğinde, Hz. Muhammed'in peygamberliğinin Hıristiyanlar tarafından kabulüne yönelik olumlu bir gelişme olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak burada şunu da hemen belirtelim ki bu gelişme beraberinde "peygamber" teriminin anlaşılması konusunda önemli ve ilginç bir sorunu da gündeme getirmektedir. Çünkü yukarıda da zaman zaman işaret ettiğimiz gibi İslam’a ve Hıristiyanlığa baktığımızda Müslümanların ve Hıristiyanların bu terimle farklı farklı şeyleri kastettiğini görmekteyiz.
İşte bu farklılıktan dolayı bazı Hristiyan araştırmacılar, Hıristiyanların Hz. Muhammed için "peygamber" sıfatını kullanmaması gerektiğini ileri sürerler. Nitekim Fransız âlim J. Jomier'in ifade ettiğine göre, Hıristiyan geleneğinde peygamber, ilahi otoritenin izniyle Tanrı adına konuşan kişidir. Bu nedenle Hıristiyan bir kişi birini peygamber olarak nitelendirdiğinde onun söylediklerine itaat etmesi gerekir. Bu anlamda Jomier' e göre Hıristiyanlar Hz. Muhammed' e peygamber diye hitap edemezler. Çünkü onlar herhangi bir çekinseme koymaksızın ona itaat edemez ve onun söylediklerini yerine getiremezler. Ayrıca, ona göre Hıristiyanlar bir kişi için peygamber sıfatını kullandıklarında onun söylediklerinin tümünü kabul ettiklerini değil de bazısını kabul edip bazısını reddettiklerini kastederler. Hollandalı Protestan tealog Hendrik Vroom da, Hıristiyanların "peygamber" diye nitelendirdikleri birisini "Tanrının adamı" olarak, kendini Tanrıya adayan veya "Yaratıcı ve idare edici olan tek Tanrı'nın tanıklığını yapan kişi" olarak gördüklerini ileri sürer. Bu açıdan bakıldığında, Vroom'a göre, Hıristiyanlar "peygamber" sıfatını Hz. Muhammed için kullanabilirler. Ancak bu terim Yahudi-Hıristiyan geleneği bağlamında kullanıldığı ve anlaşıldığı zaman, Hıristiyanlar onu Hz. Muhammed için kesinlikle kullanamazlar.
Görüldüğü gibi günümüzde Watt ve Küng gibi Hz. Muhammed için "peygamber" tabirini kullananlar olduğu gibi, bu tabirin kullanımının yanlış anlaşılmalara sebebiyet verme ihtimalinden dolayı onun Hz. Muhammed için kullanılmaması gerektiğini savunanlar da vardır. Örneğin Martin Forward'a göre; Hz. Muhammed'e peygamber olarak çağırmak suretiyle aynı, hatta birbirleriyle mukayese edilebilir şeyi kastettiklerini düşünen Müslüman ve Hıristiyanlar ancak birbirlerini aldatırlar. Bu nedenle Hıristiyanlar Hz. Muhammed'i bir peygamber olarak değil de siyasi ve dini bir deha olarak kabul etmelidirler. Bu kişiler "peygamber" tabirinin kullanılmamasını savunmalanna rağmen Hıristiyanların Hz. Muhammed'in peygamberliğini ve konumunu daha olumlu olarak değerlendirmeleri gerektiğini ileri sürerler. Zira söz konusu yazarlara göre de Hıristiyanlar, Hz. Muhammed'in konumunu yeniden bir değerlendirmeye tabi tutmadan, Hıristiyan-Müslüman diyalogunda yeni ve olumlu bir adım atılmasının mümkün olmadığına inanmaktadırlar. Çünkü bu kişilere göre "diğerlerini karalamak suretiyle kendi dinlerini cilalamak isteyenler kendi kendilerine ve kendi inançlarına çok az şeref ve adalet katarlar" . Görüldüğü gibi yanlış bir anlayışa meydan vermemek için Hz. Muhammed hakkında peygamber tabirinin kullanılmaması gerektiğini savunan bu kişiler taleplerinde samimi ve dürüst görünmelerine rağmen, onların gerçekten samimi olduğuna ve Müslüman-Hıristiyan diyalogunu geliştirmek istediklerine inanmıyoruz. Çünkü Hz. Muhammed'in bir peygamber olarak değil de, siyasi ve dini bir deha olarak kabul edilmesi hiç de yeni ve olumlu bir yaklaşım değildir. Ayrıca onu böyle kabul etmek onu sıradan herkesin çalışmakla elde edebileceği bir konuma kor ki, bu da onun değerini sadece Hıristiyanların gözünde değil aynı zamanda Müslümanların gözünde de düşürmek demektir. Kısaca, Hz. Muhammed'in Hıristiyanlar tarafından bir peygamber olarak değil de, sadece siyasi ve dini bir deha olarak kabul edilmesi, gelişmekte olan Müslüman-Hıristiyan diyaloguna herhangi bir katkıda bulunamayacağı gibi onu olumsuz yönde etkilenmesi oldukça doğaldır.