Kur’an’a Göre Seçilmişlik Kavramı ve İsrailoğulları’nın Seçilmişliği Meselesi

Makale
Salime Leyla Gürkan, Prof. Dr.
Kur’an’a Göre Seçilmişlik Kavramı ve İsrailoğulları’nın Seçilmişliği Meselesi
İslâm Araştırmaları Dergisi
Dinler Tarihi
Yahudilik (İnanç)
İstanbul
2005
sy. 13
ss. 25-61
İsrailoğulları, seçilmişlik.
Pdf
İsrailoğulların’nın Tanrı’nın kutsal kavmi olarak seçilmişliği şeklindeki Tevrat inancına dayanan seçilmişlik doktrini gerek Yahudi gerekse Hıristiyan geleneklerinde merkezî bir yere sahiptir.

Makalede değerlendirilecek olan husus, Kur’an’da geçen, peygamberlik mefhumuyla bağlantılı olarak ilâhî seçilmişlik ve Allah’ın İsraioğulları’nı nimetlendirmesi ve yüceltmesi şeklindeki ifadelerin yaptığı çağrışımları irdelemektir. Kur’an’da ilâhî seçme fiili genellikle elçilik ve peygamberlik bağlamında insanlardan bazılarının ilâhî tebliğle görevlendirilmeleri ya da sâlih kulların Allah’a yakınlaştırılması biçiminde ortaya konulmaktadır. Terminoloji söz konusu olduğunda ise Kur’an’da Allah’ın seçmeye yönelik iradesiyle alakalı dört ayrı fiil zikredilmektedir. Bunlar temiz ve halis kılma anlamında kullanılan istıfâ (nübüvvet ile ilgili de kullanılır), yakınlaştırma için ictibâ, hayırlı olanı gözetme için ihtîyâr ve nimetlendirme anlamına gelen tafdîl fiilleridir. Bu fiiller içerisinde en üst mertebeye işaret eden istıfâ fiilidir.

İsrailoğulları’nın üstün kılınmaları şeklindeki Kur’an ifadesi, beş ayrı ayette yer almakta ve birinde ihtîyâr, diğer dördünde ise tafdîl kalıbıyla kullanılmaktadır. Buna göre tafdîl kalıbıyla kullanılmış olan, “Ey İsrailoğulları, size verdiğim nimetimi ve sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın” (Bakara, 47) ayeti, size verdiğim nimetimi ve (böylece) sizi alemlere üstün kıldığımı hatırlayın şeklinde anlamlandırmak mümkündür. Zira ayeti bu şekilde anlamadığımız takdirde, kendilerine verilen nimetin bolluğuna karşı nankörlük göstermiş olmalarına yönelik lanetlenmeleri mesnetsiz olurdu.

Aynı şekilde “andolsun biz, İsrailoğulları’na kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları güzel rızıklarla besledik ve onları âlemlere üstün kıldık…” (Casiye, 16) ayetini de bu bağlamda anlamak gerekmektedir. İçlerinden çok fazla peygamber çıkarılması ve kutsal kştap indirilmesi bakımından hiçbir kavme nasip olmayan bir ayrıcalığa sahip olmuşlar ve bu nimetlerden dolayı kendi zamanlarının toplumları üstünde bir konumda yer almışlardır. Bu noktada zihne gelen en önemli soru, neden başka bir kavme değil de İsrailoğulları’na bunca nimetin verildiği hususudur. Gürkan’a göre bu konu Kur’an’da ve benzer şekilde Tevrat’ta iki hususa atıfla cevaplandırılmaktadır. Buna göre ilk sebep temsil ettikleri gelenekle, ikinci sebep ise o dönem içerisindeki mevcut durumlarıyla ilgilidir. Yani konu, İsrailoğulları’nın bir yandan Hz. İbrahim’in, Hanif dininin kendisiyle özdeşleştiği peygamberin soyundan gelmeleri ve dolayısıyla onun mesajının taşıyıcısı olmaya en uygun aday olmaları, diğer yandan da Firavun tarafından ezilmiş durumda bulunmalarıdır.

Elmalılı bu noktada İsraioğulları’nın, İbrahim soyundan gelenler içinde belki de en mazlum oldukları bir anda kurtarılıp uzun süre nübüvvet ve imamete nail olmuş bir ümmet olarak üstün konuma getirildikleri gerçeğine dikkat çekmektedir. Fakat altın buzağıya tapma hadisesiyle başlayan, ahdi ihlal edip, peygamberleri öldürmeleri ve kitaplarını tahrif etmeleri neticesinde imamet ve üstünlük kendilerinden çıkmış ve İbrahim zürriyetinin öbür koluna, yani İsmail nesline geçmiştir. Zira Kur’an’ın ifadesiyle, defalarca kendilerine şans verilen İsrailoğulları, içlerinden çok azı hariç, önderlik vasıflarını kaybetmişlerdir. Taberi’nin ifadesiyle, onlar iman etmeleri sebebiyle ve iman ettikleri sürece kendi zamanlarının tüm insanlarından üstün tutulmuşlardır.

Sonraki bölümlerde Tevrat’taki seçilmişlik anlayışı üzerinde durulmuştur. Tevrat’taki seçilmişlik daima, bir tarafın seçilmesi diğer tarafın seçilmemesi şeklindedir. Buradaki söz konusu seçilmemişlik reddedilmeye denk bir mana taşımaktadır. Buna örnek olarak, İbrahim’in ilk oğlu olduğu halde cariyeden olduğu gerekçesiyle dışlanan İsmail ve kutsal kılınan İshak örneği, Tekvin kitabında Nuh’un sarhoş olup çıplak vaziyette uyuyakalması ile ilgili olarak, çıplaklığı ile dalga geçen Ham’ın (daha doğrusu Kenan’ın) lanetlenmesi ve üzerini örten iki oğlundan yalnızca Sam’ın kutsanması örnek olarak gösterilebilir.