Dinlerarası Diyaloga Niçin İhtiyaç Vardır?

Makale
Abdurrahman Küçük, Prof. Dr.
Dinlerarası Diyaloga Niçin İhtiyaç Vardır?
II. Din Şûrası Tebliğ ve Müzakereleri: (23-27 Kasım 1998)
Dinler Tarihi
Diyalog-Misyonerlik
Ankara
Se-Ba
1998
ss. 158-173
16 s.
Diyalog, din, Vatikan Konsili, Nostra Aetate.
Pdf
DİNLERARASI DİYALOGA NİÇİN İHTİYAÇ VARDIR?

“Diyalog” ve “Din” terimlerini açıklamakla konuya başlayan Abdurrahman Küçük amacının dinler arası diyalog sürecinde bu iki terimin doğru anlaşılması olduğunu belirtmiştir. Onun tarifine göre din; belirli inanç ve davranış şekilleriyle, insanlar arası ilişkileri düzenleyen, insanların iyi ilişkiler ve barış içinde bir arada yaşamasını sağlayan kurallar bütünüdür.

Hâlbuki tarihi süreç içinde insanların duygu ve düşünceleri üzerinde tesiri olduğundan dolayı "dindar kimseler" çoğu zaman, başkalarının inançları hakkında objektif ve tarafsız olamamışlardır. Bu durumun altında yatan sebep de bilmemek, şartlanmak ve saplantı olarak görülmüştür. Diğer taraftan Agnostisizm, Ateizm gibi inançlara sahip olanlar din hakkında tarafsız ol(a)mamışlardır. Bunun yanında inanmaksızın bir inanç sistemini anlamak da, bir dinin mensubu olmadan bir inanç sistemini takdir etmek de pek mümkün görülmemiştir. İşte bundan dolayı dini, dinleri ve ortak mesajlarını kavramak için "Niçin Diyaloga İhtiyaç Vardır?" sorusunun cevabının verilmesi gerekir.

1925 yılında çalışmalarına başlayan "Dinler Arası Sulh Birliği Cemiyeti" 1928 yılında Cenevre'de bir konferansın toplanmasını sağlamış ve bu konferansa 11 dinin temsilcisi olarak 191 delege katılmıştır. Katılanlar arasında İslam, Hıristiyanlık, Musevilik, Buddizm, Konfüçyanizm, Hinduizm, Mazdeizm ve Şintoizm gibi dinlerin temsilcileri vardır. 1948 yılında New York'ta yapılan "Dinlerarası Konferans" adıyla tanınan toplantının amacı, dinleri yok etmeyi hedefleyen "akım"lara karşı dinler arasında diyaloga niçin ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur. Teklifler, temenniler ve endişelerin dile getirildiği toplantıda alınan karar "Komünizme karşı dinleri seferber etmek" şeklinde özetlenmiştir.

Diyalog, XX. yüzyıldaki Katolik Kilisesi için yeni bir dönüm noktası olan II. Vatikan Konsili’yle (1962-1965) resmî bir hüviyet kazanmıştır. Diğer dinler ve din mensuplarıyla ilişkiler konusu için Nostra Aetate (NA) isimli özel doküman hazırlanmıştır. Nostra Aetate adlı kararda; diğer din mensuplarına sevgiyle yaklaşma, onlarla konuşma ve işbirliği içinde olma, onların sahip olduğu manevi durumları, sosyal ve kültürel değerleri de kabul etmek yer almıştır. Böylece Batı'daki dini fanatiklik, dini hoşgörüsüzlük durumu, dini hoşgörüyü, dini çoğulculuğu gündeme getirmiştir. Aydınlanma Çağı'nın bu anlayışın oluşmasında önemli etkisi olmuştur. Dinlerin mukaddes metinleri üzerinde yapılan araştırmalar ve karşılaştırmalı incelemeler, her dinde hoşgörü hükümlerinin bulunduğunu ortaya koymuştur.

Ayrıca II.Vatikan Konsili ile ilgili Lumen Gentium gibi dokümanlarda da diğer din mensuplarının kurtuluşuna da yer verilmiştir.

"Niçin Diyaloga İhtiyaç vardır?" sorusunun cevabı, bütün dinlerin kutsal kitaplarında, o dinlerin kurucu veya peygamberlerinin söz ve davranışlarında farklı şekillerde de olsa yer almıştır. Yazar böylece "Diyalog, dinlerin istediği şeydir" demek mümkündür, şeklinde yargısını ifade etmiştir.

Yazının sonunda da dinlerarası diyaloga niçin ihtiyaç duyulduğunu 13 madde altında toplamıştır.